Yoğurt
Yoğurdun Faydaları
- Zararlı bakterilerin üremesini durdurarak bağırsakların düzenli olarak çalışmasını sağlar.
- Sindirim sisteminin sağlıklı çalışmasına etkisi bulunmaktadır, mide rahatsızlıklarını önler.
- Şeker hastaları için yararlı bir besindir, kan şekerini düzenleyici etkisi bulunmaktadır. Kaymağı alınmış ve mutlaka ekşimemiş yoğurt tercih edilmelidir.
- Bağırsak düzensizliklerinin giderilmesine, özellikle çocuk ve yetişkinlerde karşılaşılan ishallerin tedavisine yardımcı olur.
- Bağırsaklarda bulunan tehlikeli ve zararlı mikropların çoğalmalarına ve hatta yaşamalarına engel olur.
- Kanser riskini azaltır, özellikle kolon kanserine karşı koruyucu etkisi bulunmaktadır.
- Vücuttaki kolesterol miktarının azalmasına yardımcı olur, LDL kolesterolü azaltır.
- Kandaki asit baz dengesini sağlıklı hale getirir.
- Süt ve süt ürünlerini tükettikten sonra laktoz intolerans nedeniyle bağırsaklarda gaz problemi yaşayan kişilerde laktozun parçalanması nedeniyle gaz oluşumunu azaltır.
- Bağırsakları temizlediği, zararlı bakterileri önleyerek ishal oluşumunu engellediği için gıda zehirlenmelerine karşı koruyucudur.
- Bağırsaklarda B vitaminlerinin bolca üretilmesini sağlar.
- Rahatlatıcı etkisi bulunmaktadır. Bu nedenle iyi ve rahat bir uyku için idealdir.
- Kalsiyumun daha fazla emilmesini ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesini sağlamaktadır.
- Antibiyotik kullananlar, ilacın etkisiyle zarar görebilecek yararlı bakterilerin korunması amacıyla yoğurt yemelidirler.
- Midesi çok duyarlı olanlar ile oniki parmak bağırsağı ülseri olanlara dokunabilir. Bu durumda dikkatli tüketilmelidir.
- Yoğurt ayrıca inulin adıyla bilinen, alt sindirim sistemindeki sağlığı geliştirici bakterilerin üremelerini ve canlı kalmalarını sağlayan prebiotik bir madde içermektedir. Yoğurt gibi fermente süt ürünlerinin üretiminde kullanılan geleneksel laktik asit bakterileri gastrointestinal sistemde canlı kalamaz.
-
Japonya’da yapılan ve sonuçları İngiltere’de yayımlanan araştırmalar, şekersiz yoğurdun nefes kokusunu giderdiği, diş taşı ve diş eti iltihaplarını doğal yollardan önlediğini ortaya koydu. Araştırma kapsamında 6 hafta boyunca günde bir porsiyon yoğurt yiyenlerin yüzde 80’inde nefes kokusuna yol açan hidrojen sülfit düzeyinin düştüğünü belirten Japon bilim adamları, yoğurdun içeriğindeki maddelerin bu rahatsızlıkları önlediğini vurguladı.
İngiliz Diş Sağlığı Vakfı yöneticileri de araştırma sonuçlarını memnuniyetle karşıladıklarını belirtti. Vakıf yöneticileri, İngiltere’de her dört kişiden birinin nefes kokusu sorunu bulunduğunu ve her 20 kişiden 19’unun hayatlarının bir döneminde diş eti iltihaplarından çektiğini bildirdi.
YAĞ YAKMAYA DA YARDIMCI
ABD’de yapılan bir araştırmada, düşük kalorili rejimlerine yoğurt seçeneğini ekleyen ve günde üç öğün yağsız yoğurt yiyen aşırı kiloluların, yoğurtsuz bir diyet programı uygulayanlara oranla yüzde 22 daha fazla kilo verdikleri ve yüzde 61 daha fazla yağ yaktıkları tespit edildi. Yoğurt yiyenlerin ayrıca, karın bölgelerinde yüzde 81 daha fazla yağ yaktıkları ortaya çıktı.
“Kaslar kalori yakmaya yardımcı oluyor”
Tennessee Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya katılanlardan Dr. Michael Zemel, yoğurt yiyenlerin ortalama 7 kg olan kilo verme seviyesinden daha fazla kilo vermekle kalmadıklarını, aynı zamanda kas kütlesini de diğerlerine oranla iki kat fazla koruduklarını belirtti. Dr. Zemel, kas kütlesini korumanın diyet yapanlarda önemli bir konu olduğunu belirterek, “Önemli olan yağ yakmak, kas değil. Kaslar kalori yakmaya yardımcı oluyor, ancak kilo verirken kas kütlesi de kaybediliyor. Bu duruma karşı en iyi çözüm, kalsiyum ve protein ağırlıklı bir diyet, yani yoğurt seçeneği” diye konuştu.
Sonuçları Uluslararası Obezite Dergisi’nin Nisan sayısında yayınlanacak araştırmayla ilgili bilim adamları, düşük yağ oranlı süt ürünlerinden oluşan kalsiyum ve protein ağırlıklı diyetin, yağ yakma ve kilo vermek için ideal olduğunu vurguluyorlar. - İnsanoğlu bugün halen mikroorganizmaların tümünün kendisi için zararlı olduğu yanılgısına düşmektedir. Bugün mikroorganizmaların endüstriyel alanda kullanımını bir tarafa bırakacak olursak, ağzımızın suyu akarak yediğimiz yoğurt, sucuk, turşu vb. "fermente ürün" olarak bilinen çeşitli gıdaların oluşum sürecinde esas görevi, kendilerinden büyük işler başaran bu "küçük canlılar" üstlenmektedir. Biz burada sütü, büyük bir keyifle yediğimiz yoğurda dönüştüren iki bakteriden bahsedeceğiz: Eski sınıflandırmada Lactobacillus bulgaricus (laktobasilus bulgarikus) olarak bilinen Lactobacillus delbrueckii subsp. bulgaricus ve Streptococcus thermophilus (streptekokus termofilus). Bu iki bakteriye ait koloniler, yoğurt kültüründe "simbiyoz" olarak yaşamakta, yani ikisi birbirinin yaşam şartlarını desteklemektedir. Lactobasiller adından da anlaşılacağı üzere hareketsiz, uzun ve kısa çomaklar şeklindedir. Streptokoklar ise genelde hareketsiz, ikili ve zincir şeklinde dizilen koklardan oluşur ve gelişmeleri için mutlaka karbondioksitli bir ortama ihtiyaç duyarlar.